Eşimin toplantıları nedeniyle nisan başı Antalya'ya gittik.
Eşim arabayla gitmeyi tercih etti. Konya ovasında ilerlerken iki kere radara yakalandık.
Birinde 127 ile diğerinde 112 ile. Hız sınırı 90. Bomboş üç şeritli yollarda 90 ile gitmek çok yavaş geldi bize...
Onun haricinde yol güzeldi. Hele torosların karlı dağlarını görünce fotosunu çekmeden duramadım.
Otele geçen yılda gelmiştik ve otel binasının içindeki bir oda da kalmıştık. Bu sene bahçedeki evlerde kalınca çok sevindim.
Ağaçlar ve yeşillik çok güzeldi.
Eşim seminerlere, toplantılara katılırken ben havuz başında arkadaşlarla çay sefası yaptım.
Arkadaşlarla sohbet ettim. Güneşten yararlandım.
Deniz kenarına gelip manzarayı seyrettim.
Henüz denize girilmiyordu.
Denize gidip gelirken bir derenin üzerinden geçiliyordu. O da ayrı bir güzellikti.
Evlerin arasında da büyük bir yüzme havuzu vardı.
Evimizden otelin ana binasının görünüşü...
Girişe dikilmiş hercailer...
Kaldığımız son akşamın yemek masası
Başka akşamlar self servisdi. Son akşam hazır yedik.
Ertesi gün yola çıkmadan evlerin arasındaki havuzuda görüntüledik.
Ağacın sağ dibinde taşın üstünde büyük bir kertenkele. Kapıları açık bırakırsanız evlerede giriyorlarmış.
Bir sincap ağaçtaydı ve ben makinayı çıkarıncaya kadar indi. Rast gele bastım. Ağacın altında zıplarken yakalamışım. Sincaplar insandan kaçmıyorlardı, birbirleri ile oynuyorlardı.
Dönüş yolunu Isparta üzerinden yaptık. Eğridir gölünün yanından geçerken fotosunu çektim.
Eskişehiri geçtikten sonra mola verdik. Ben bir gözleme, eşim sucuk ızgara istedi. Masaya bakarmısınız atıştırmalıklar bizden deyip doldurdular. İkimizede sucuk ızgara, ikimize de gözleme. Bitiremezseniz sararız dediler. Daha öncede bamya çorbası verdiler bizden deyip. Çaylar bittikçe doldu. Çok güler yüzlüydüler. Daha size bal vereceğiz. sonra bizden kargoyla isteyeceksiniz dediler. Bizden bizden deyip parasını aldılar tabi ama güleryüzlerine değerdi.
Polatlıdan geçerken Atatürk heykeli karşıladı bizi.
Ankara üzeri Bolu'ya geldik. Dönüşte ceza yemeden evimize geldik. Yollarda çok yorulmuşuz.
Geçen yılın yazısı burada. http://sevgininruhu.blogspot.com.tr/2013/07/belek.html
Siz Afyon'dan da geçmişsinizdir, niye bir ses etmezsiniz, bir çayımızı ikram ederdik? Sevgiler:)
YanıtlaSilAfyon'dan da geçtik canım. Hatta seni andık. Üniversite hastanesinin önünden geçtik. Eşime 'Nurten Beğendi diye bir blog arkadaşım var. Eczacı. Ama bu hastanede değil. Devlet hastanesinde olmalı' dedim. Bir müddet gittikten sonra Devlet Hastanesinin önünden de geçtik. 'İşte burda çalışıyo' dedim. Pazar günüydü ve ertesi gün nöbetim vardı. Yoksa Hastaneye girer isminizle arardım sizi. Bir çayınızı içir yüzyüzede tanışırdık. Ne güzel olurdu.İnşallah başka sefere. Sizde Bolu taraflarına gelirseniz beklerim. Sevgiler.
Sil