Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Ağustos 2013 Cumartesi

Gümüldür- Ağustos2013

Ramazandan sonra ikinci kez Gümüldüre gittim. İlk gittiğimde az kalmıştım. Eşimle tekrar gelecektik. Eşimin işlerinin yoğunluğu nedeniyle ben tek gittim.
 Oraya varma günümü bir gün geç söyledim. Çünkü beni beklerken telaşlanıp uyumuyorlar.
 Onun için börekler benim yanımda yapıldı. Bende resimlerini çekebildim. Bütünü tepsi böreği oldu.
 Yarı döşenen tava böreği oldu. Annem unu suyla karıp hamur yapıyor. Aralara yumurtalı yağ gezdiriyor.
 Annemin klasiği börekli kahvaltımızı ettik. Babam beni bir gün önce görünce anneme bağırarak "hani pazar gün gelecekti" dedi. Ben de "annem öyle biliyordu sürpriz yaptım" dedim.
 Babam bizlere değilde anneme hep bağırarak konuşur. İltifatları bile negatif kelimelerden oluşur. Yıllardır bu huyundan vazgeçirmeye çalıştık. Biz eski zaman adamıyız, Biz öyle alıştık gibi laflarla geçiştirdi. Bu yıl aklıma geldi şöyle dedim babama "baba anneme söylediğin her negatif kelime bize söylenmiş oluyor. Biz de eşimizden böyle negatif kelimeler duyunca yadırgamıyor boyun eğiyoruz. Eşimiz seni örnek alıyor 'baban da böyle yapıyor' diyor. Yani sen annemle birlikte bizi küçümsemiş oluyorsun". Babam "biz böyle mutluyuz alışığız" dedi. Ama annemin yüzünden mutluluk okunmuyordu. Sadece yorulmuş ve karşı çıkarsa kavga olur diye susmuştu. Babam düzelme emareleri gösterdi. Söylediği kelimelerin negatifliğini fark ettirdik. onların yerine pozitif kelimeler bulup kullanmasını sağladık. Biz varken her şey güzel gidiyordu. Biz gidince eski haline dönerse diye korktum ve şöyle dedim "baba biz yokken de pozitif konuş çünkü delta frekansları ile beyinden beyine iletişim var ve senin negatif konuşman bizi etkiler" dedim ve babam haydaaa dedi. Olumlu gelişmeleri gözlemledim
   Ablam ve babam. Aynı pozu benimle çekti ablam ama kafalarımız çıkmamış, güneşte ekran görünmüyordu, kararına çektik. Bu poz güzel çıkmış.
Ablama çocukluk arkadaşlarımız geldi beni görmeye. Onlar kışın gün kurmuşlar her ay görüşüyorlar. Tam bir nostalji ve duygu yoğunluğu oldu. Herkes çocukluğumdaki gibiydi az değişikliklerle. Bense çoook kilo almışım.
Bu kiloların üzerine birde ablamın komşusu Zekiye hanımın yaptığı tire usulü akıtma yedik. Tadı damağımda kaldı.
Bahçesindeki kudret narları kendiliğinden çıkmıştı. Daha sonra bu kudretnarları dalında yarıldı ve içindeki çekirdekleri görüldü. Babam istedi Zekiye hanımda olgunlaşan kudretnarlarını ablama verdi. has zeytinyağına yatırıp kavanoza konacak.
 Bir yandan da kalacağım süre içinde kışlık tarhana yaptık azıcık.Egenin tarhanası kırmızı olur. Bolunun ki beyaz olur. Ben ege tarhanasını daha çok seviyorum. Geçen yıl ablam bir kavanoz vermişti tadı damağımda kaldı. Bu yıl da yapalım dedim.
                                                  Robottan geçen tarhana elenirken
                                             Annem tarhanayı denetlerken
           Anneme haldır haldır kışlık etek parçaları ördüm. Ablamda yardım etti. 4 parça ördüm. Bel kemerini de ördük. Dikmesini annem ben yaparım dedi. Parçaları ütüleyip birleştirecekmiş. 4düz 4 tersten örülünce 100 ilmek daracık bir görüntü verdi.Akordiyon gibi açılıyor parçalar.
                    Sabahları öğleye kadar denize girdik. Ablam, babam ben açıldık ta açıldık.
                                                             Kıyıda yürüyüşler yaptık.
Babam her sabah 5.30 da kalkar, hazırlanır, 5.45 de yürüyüşe çıkar. Gümüldür sahilinden Denizatı'na kadar yürür. Geri dönüşünde arkadaşları yürüyüşe yeni başlamış olur. Elinde kocaman bir sopa saldıran köpeklere karşı korunma aracı.7.30 da eve gelir. Sporu bununla bitmez evdede gün içinde esneme hareketleri yapar.Akşam yemeğinden sonra mutlaka kıyıdaki spor aletlerinin her birinde 200 kez çalışacaktır. Çok çalışkandır. Bir iş veya problem varsa çözmeden rahat edemez. Maşallah babama. Babam çok iyi bir insandır, bir tek anneme karşı çenesi çok çıkıyor. o da öyle gördüğünden. Kılıbık demesinler diye herhalde.
  Gümüldür denizinin üstüne deniz tanımam. Denizin temizliği, kaya veya yosun olmaması, derinliğinin bize göre iyi olması sevdiriyor burayı.
 Yemekler ablamdan bulaşıklar benden. Ablam hemen şunu şunu yapalım deyip aparıyor yemeği hazırlıyor.
Yukarıda ki tabakta 'hiçbir şey yok ne yapsak' dedikten sonra çıkan ürün.
 Börekler annemden. Dönüş günü gelince baktım hamur karıyor. Zaten ayakta zor duruyor. Hamurun çoğunu poaça yapıp kalanından tava böreği yapmaya ikna ettim. Çünkü ayakta duramıyor. İlla oğluma börek yapıp gönderecekmiş. Bir tava böreğini getirdim, oğlum bayıla bayıla yedi. "Bu böreğin ayrı bir özelliği var" dedi. Sen böyle yapamıyorsun. Senin gül böreğin, babannemin altüst böreği, ananemin tava böreği güzel dedi.
Hadi annecim gülümse, gül biraz gül biraz diye diye annemi güldürüp resmini çektim.
Annemde babamla birlikte  Sümerbank Dokuma Fabrikası'nda çalışmış emekli olmuş çalışkan bir kadın. Aldığı maaş yetmezmiş gibi yemek arasında oya örerek satıp ev ekonomisine katkıda bulunmuş. Gençken öyle hızlı yürürdü ki  ben peşinden yetişemezdim. Şimdi destekle yürüyor. Çabuk yoruluyor.Yine de mutfak işini bırakmıyor. Canım annem benim.

30 Ağustos 2013 Cuma

30 Agustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun


Atatürk sevgisi

"Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile, bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.
...
Bilirsiniz ki dünyada bir ulusun varlığı, değeri, özgürlüğü ve bağımsızlığı eskiden yaptığı ve ilerde yapacağı uygar eserlerle orantılıdır. Uygarca başarılar sağlamak yeteneğinden yoksun uluslar özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını er geç yitirmek durumundadırlar. İnsanlığın tarihi, baştan başa, bu söylediğimi ispatlamaktadır. Uygarlık yolunda yürümek ve başarıya ulaşmak, yaşamanın ilk koşuludur. Bu yol üzerinde duraklayanlar, durup da ileri değil geriye bakıp imrenmek bilgisizliğinde ve dalgınlığında bulunanlar, genel uygarlığın coşup gelen seli altında bir gün boğulacaktır. Uygarlık yolunda başarı, yenilikleri kavrayıp uygulamaya, yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal yaşayışta, ekonomik davranışta, bilgi ve teknik alanında, başarılı olmak için ilerleme ve gelişme yolu budur. Yaşamayı ve geçinmeyi sağlayan hükümlerin zamanla olgunlaşıp değişmesi, yenileşmesi kaçınılmaz bir gerçektir. 
...
Gençler !
Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz."

Atatürk’ün 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’in 2. yıldönümünde 1924 yılında Dumlupınar’da yaptığı konuşmadan alıntıdır. 

kendindik.com  sitesinden alınmıştır.

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Misafir Geldi

Bayram çıkar çıkmaz misafirimiz geldi. Önce Filiz Restoranda karşıladık. Yemek yedik. Bolu nun yöresel yemeği ovmaç çorbası ile başladık. Sonra makarna çeşitleri ve ana yemek geldi.
 Ovmaç çorbası Bolu'nun yöresel yemeği. Sert hamur ovularak tane tane yapılıyor ve çorba pişiriliyor. Yemekten sonra sohbet ettik ve Bolu daki bir ana okulunu ziyarete gittik.
                                       Ana okulunun bahçesinde yetiştirilen tavşanları sevdik.
                                             Tavşanların Resmini çektim.
 Bahçede her sınıfın kendine ait ekilmiş bölümü vardı. Eylülde gelince ektikleri yetişmiş olacak,
                                                  Minicik ağaçta yetişmiş elmalar.
 Nereden geldiğini bilmediğim küçük çocuk tavşanları seviyor. Tavşanların yanı sıra tavuk da yetiştiriyorlardı.
 Bahçeden ayrılırken bu büst dikkatimizi çekti. Ne kadar doğru bir söz.
 Ana okulunun müdiresinin odasında soğuk içeceklerimizi içtikten sonra misafirimizi Gölcük'e çıkardık.
                                               Göle karşı kahvelerimizi içip sohbet ettik.

                                        Gölün etrafında yürüyüş yaptık. Göldeki nilüferler ...
                                           ve gölün simgesi haline gelmiş olan evin resimlerini çektim.
Gölü turladıktan sonra akşamda Gazellede yemek yedikten sonra misafirimizle vedalaştık. Onlar ertesi gün Düzce ye yol aldı.

8 Ağustos 2013 Perşembe

Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun

Herkese iyi bayramlar.
 Bu bayram da kayın valideme gittik. Yine muhteşem sofra hazırdı. Börekler, sarmalar, bahçenin ürünü biber, domates, maydanoz, reçeller ekmek kadayıfı, üstüne kaymak, zeytin, peynir, pide... 
Yine dayanamayıp çok yedik. Akşama kadar acıkmadık. Sohbet muhabbet iyi oldu. Telefonla benim anne babamı ve ablamı aradık. Eşimin ve kızımın elinden telefon düşmedi. Oğlumda Öğleden sonra gece uyumadığı için yemekten sonra olduğu yere kıvrıldı. Eşimde salona kıvrıldı. Biz bayanlar sohbete devam ettik. Sonra mezarlıkları ziyaret ettik. Yeni açılan yollar ve düzenlemeler yüzünden mezarları zor bulduk. Neredeyse geri dönecektik. Döndükten sonrada bahçede karpuz ve erik yedik. sürekli patlayan bayram oyuncaklarının sesi yüzünden yerimizden zıpladık. Ne patlatıyorlardı öyle bomba gibi anlamadım. Bizim sokakta da patlayınca komşunun biri 'yeter artık' dedi. Kapıya baktım iki tane on yaşlarında çocuk çıkarıyormuş o sesleri. Bende çıktım bütün hışmımla bağırdım çocuklara 'yeter beyin kalmadı' diye. 25- 30 tane bomba patlamış gibi sese maruz kalınca hırsımı alamadım. Ondan sonra ses kesildi. Eve geldiğimizde başım ağrıyordu patlama seslerinden.