Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Mart 2012 Salı

İyiki Doğdun Sezgin Öğrtmn

Dün Türkçe öğretmeni olan arkadaşımız Sezgin'in doğum günüymüş. Eşi Sezgin'e sürpriz yapmış. Elinde bir sepet özel yaptırdığı şekerlemeli büsküvi ile gelmiş.
Bisküviler kalp şeklinde ve yazılıydı. Mutlulukla Sezgin veye I love you gibi. Arkadaşlar ve Sezgin öğretmen sürprize bayıldı. Sezgin'in eşini tebrik ettik böyle bir şey düşündüğü için. Bisküviler arkadaşlara dağıtıldı. Tadıda nefisti. Ömür boyu eşinle ve sevdiklerinle mutlu yaşamanı dilerim Sezgin öğretmen.

24 Mart 2012 Cumartesi

Minyatür Nar Ağacı

         Minyatür tablomu bitirdim. Dün arkadaşlar Adapazarına gittiler. Çok memnun kalmışlar.
                                                 Sergi AKM de 4 nisana kadar açık.

22 Mart 2012 Perşembe

Bu gün günüm vardı. Atatürk Orta Okulundan emekli olan arkaşlarla kurduğumuz gün. Sadece ben çalışıyorum. Toplanma günleride bana göre ayarlanıyor.
Fotoğrafı ben çektiğim için resimde ben yokum. Ayten hanım, İsmet hanım, Kadriye hanım, Münevver hanım geldiler. İstanbuldan gelen Naciye hanım ve Kızının çocuğuna bakmaya giden Meral hanım yoklar.
 Mercimekli Börek ve peynirli börek yanında yoğurtlu makarna salatası, Patlıcanlı domatesli biber kavurması ve az şekerli kek ile hazır aldığım ekler sohbetimize eşlik etti.
 Şimdi masanın resimlerine bakınca süslemediğimi fark ettim. Bloger arkadaşların süslü masalarını o kadarda inceliyorum. Sanırım zamanı yetiştiremiyorum süslemek için.
    Yarın kurs arkadaşları Adapazarına gidiyorlar. Sabah dokuzda hareket edecekler akşam onda gelecekler. Benim ayaklar o kadar dayanmaz ayakta durmaya. Çok yorulurum. Onun için gitmeyeceğim.
Ama sergiye bu iki tablom katılacak. Bu gün atölyeye bıraktım.
Sakarya (AKM) Atatürk Kültür Merkezinde 23 mart-4 nisan tarihleri arasında Resim Ebru-Tezhip Sergisi olacak. Yakın olan arkadaşlar sergimizi gezerlerse sevinirim.


18 Mart 2012 Pazar

18 Mart Çanakkale Zaferi


18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ

Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir.
1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havantopu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.
24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.
19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzil­li bir bombardımana girişti. Boğaz'a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.
İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlar­dı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan­mayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi.
Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı.
18 Mart 1915
İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi.
Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu.
İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.
İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atış­larıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor: «insan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütun­ları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.»
Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.
«Saat 13.45'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patla­mayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.»
Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralan­dı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek : Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı­yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi.
Düşman güçleri 25 Nisan 1915 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da, savaştı. Cephanesi biten askerlere :
- Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ;
- «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.
Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı.
Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Arıburnu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. 19 - 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8-9 Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.
Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir.
Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu.
Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal  savaşlara birer örnektir.
www.TURKCECİLER.COM   sitesinden alıntıdır.
    

17 Mart 2012 Cumartesi

Resim kursu

Bu gün hava soğuk ama açıktı. Dünkü kar yağışından sonra havanın açıklığı iyi geldi.
   Öğleyin resim kursuna gittim. Nar ağacı tabloma devam ettim. Dün akşam yaprakların yarısını boyamıştım.
  Bu gün yaprakların diğer yarısınıda boyadım. Arkadaşım Şükranın ikinci torununun 40 ı çıkıyorken mevlüt okutuyorlardı oraya gittim.
 Oradan "18 Mart, Çanakkale Zaferine Üç Boyutlu Bakış" etkinliğine katımak için erken kalktım.
Perdeler kapatılmış ve üç boyutlu gözlüklerimizi takmış perdeden geçen resimleri izledik. Öğretim görevlisi Sayın İhsan Ayıktan'ın  "Asırlardır Anadolunun Kilidi" adlı kitabı için Çanakkalede çektiği  100 adet resmi Çanakkale ile ilgili şiirler eşliğinde izledik.
     Sılayt gösterisi bittikten sonra tekrar atölyeye geçip resme devam ettim. Ağacın bir tarafındaki kuşları boyamaya başladım.
 Saat akşamın beşi oldu. Tamda konsantre olmuştum süre bitti. Bir dahaki cumaya bu tablo yetişmez. Kendimi sıksam çerçeve ıslaklığı vs  adapazarı sergisine yetişmez. Bende oraya iki tabloyla katılırım. Uçamayan kelebek ve köprülü tablolarımla.
                                                   Bu tablonun daha çooook işi var.
                                           




16 Mart 2012 Cuma

M. Aydemir'in Resim Sergisi

Bu gün kurs arkadaşımız Mustafa  Aydemirin kişisel sergisinin açılışında bulunduk. Benden bir yıl önce kursa başlamış. Çok güzel resimler yapıyor kıskanıyoruuuuum. Ayrıca tezhip kursunada gittiği için tezhip tablolarıda var.

Kızının eğitimi için kentimize gelmiş ve boş durmayıp resim kursuna devam etmiş.

                                                  Çook güzel konular bulup çalışmış


                                     Hocamız hepimizi teşvik ediyor kişisel sergi açalım diye

                                           
                                                    Bu tablolara bayılıyorum. çok güzeller.

Sanat Merkezimizin önündeki ağaçları çekmeden edemedim. Martın 16 sı olmasına rağmen yoğun şekilde kar yağdı bu gün. Arabalar virajlarda kaydı, kazalar oldu. Ayrıca çok soğuk var.
 Daha sonra atölyemize girip resim çalışmasına devam ettik.


11 Mart 2012 Pazar

Haftanın Özeti

Okula gidildi. Çarşamba günüm boş. Temizlik yapıldı. Azime hnma güne gidildi. Yeni araba alındı,hayırlı olsun. Tekrar okul ve Cuma akşamı kursa gidildi. Sanat merkezindeki sergi gezildi. Yurtkur'un halk eğitim merkezi ile birlikte hazırladığı, yurtlarda kalan öğrencilere yönelik, geçtiğimiz aylarda yapılan kurslarda ortaya çıkan, Ebru, Taş Bebek, Fotoğraf ve Takı Tasarımları ürünlerinin yer aldığı sergi incelendi. bir iki fotoğraf çekildi.
                                                              Yumurta kafalar çok güzeldi.

                                   Ebru çalışmasından çanta ve taş çalışmaları harikaydı.


                                          Ebru çalışmaları çok güzeldi. bir iki örnek çektim.


                  Veee fotoğraf çalışmalarına bayıldım. Çok güzellerdi. Yine bir iki örnek çektim.
                                                                   ******
Geçtim atölyeye benim yaşar hanıma devam ettim. Bu tabloya başlayıp arada başka tablo çıkardım. Narları boyadım Cuma akşamı. Cumartesi Çay olduğu için gidemedim.
Yaprakları ve kuşları daha sonraki oturumlarda yapacağım. Acele etmem lazım 23 martta Adapazarında sergi açacakmışız. O sergiye bu tablomuda yetiştirirsem üç tablo ile katılabilirim. İzin alabilirsem 23 martta sabah gidip tabloları yerleştirip akşama döneceğiz. Sanırım bir hafta on gün açık kalır sergi.
          Çayda eğlendik çekiliş yapıldı ve çok şanslıydım. Bir kutu küçük reçellik aldım. Kutunun içinde 6 minik kase vardı ve 6 çekiliş numarası. 4üne hediye çıkınca bende şaşırdım. 2m kıpkırmızı ipek kumaş, mavi ev terliği, 6adet su bardağı ve son olarakda kalp kutu içinde fincan takımı. Çok şanslıyım demi?


                                                                     Hediyelerim.
                                                                         *****
 Akşam yemeği bulaşığı toplaması derken saat 9-10 oluyor. tv yi açmıyorum. Bir sürü blog kaydettim sık kullanılanlara. Onların yazdıklarını okuyorum. Hele çok sevdiğim 4-5 arkadaş var onların bloğuna hergün girip kontrol ediyorum yeni bir şeyler yazmışlarmı diye. Yanımda dantelimde var arada onuda örüyorum. Kafamı dinlendiriyor. Kollarım gözlerim ağrısada yapmaktan vazgeçmiyorum.
                                                          Bu ağaç olacak. yarısı çıktı.
Toplu iğnelerle takip ediyorum modeli. Simetrik olmadığı için tek tek kareleri takip ediyorum.Yaptığım karenin iğnesini yastığa batırıyorum, ayaktaki iğneyi takip ediyorum. Karışık olduğu için böyle bir çözüm buldum.
                 Bu köşede oturuyorum. önümde laptop, elimde dantel günler böyle geçiyor.

9 Mart 2012 Cuma

Kitap Ayracı

Arkadaşım emekli öğretmen Mine Toplum ruh sağlığı merkezinde gönüllü öğretmenlik yapıyor. Ruh sağlığını kazanmaya çalışan hastalarla el işleri yapıyorlar ve satıyorlar. Kitap ayraçlarını 4 liradan satıyorlar.
Keçeden şapkalar, kalpler, çiçekler yapıp boyadıkları çubuklara yapıştırmışlar...

 Kıvrılmış tele büyük boncuk ve para takarak kitap ayracı yapmışlar. Okuduğum kitapta denedim hemen.
  Bu ara elimdeki kitap "Hava Kurşun Gibi Ağır" Yazarı Hıfzı Topuz. Nazım Hikmetin hayatını anlatıyor.

8 Mart 2012 Perşembe

Kadınlar Günü

   Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun.
Erkekde kadında eğitilmeli. İlerlemenin başı eğitimdir.
Atatürk demişki:
  •  Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar.
(Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.156)
  •  Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır.
Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?
  Şüphe yok ilerleme adımları dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme sahalarında ve yenilikte birlikte mesafe almaları lazımdır…

         (1925, Kastamonu) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri,
         Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 226-227)
görsel: felsefeforumu.com dan alıntı.

7 Mart 2012 Çarşamba

Çanta

                                                               Burçinin güzel çantası
                                                                Üstündeki güller harika
                                                 Arşivleyelim. İlerde benzerini yapabiliriz.
                                                     Bu gün hava soğuk ama güneşliydi.

6 Mart 2012 Salı

Yol

Dün 5 mart 2012 Pazartesi  Ankara İstanbul arası yoldan görüntüler. Kar heryeri kaplamış.


                                         Sis lambası direklerinin yarısına kadar kar vardı.


                                                 İşaret levhaları, korkuluklar görünmüyor.


                                   Manzarayı çekmek için makinayı havaya kaldırıyorum.


                                                           Manzara nefis. Hava soğuk.

                                                                       ******