Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ekim 2013 Çarşamba

Cumhuriyet Bayramı

 Cumhuriyetimizin 90. yılı kutlamaları Fener Alayı yürüyüşünün Bolu daki Görüntüsü. Resim Bolu Gündem Gazetesinden alıntı.
 Bu gün okulumuzdaki Cumhuriyet Bayramı Kutlama programını o saatte dersim olmadığı için izleyebildim. Bir öğrencimiz şiir okurken girdim salona ve şiiri de okunuşunu da çok beğendim.
                         Daha sonra slayt gösterisi ile Cumhuriyetin Kuruluşunun özeti verildi.

                                   8-G sınıfı bir oratoryo hazırlamış tüylerimiz diken diken oldu.
         Müzik öğretmenlerimizin hazırladığı korodan marşlar dinleyerek programı sonlandırdık.
                                           Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

29 Ekim 2013 Salı

Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun


28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal Atatürk yakın arkadaşların Çankaya’da yemeğe çağırdı. Onlara, “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” dedi.

Cumhuriyetin Kazandıkları:
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte köklü değişiklikler yapılmıştır.
8 Şubat 1935 tarihinde yapılan milletvekili seçiminde Türk kadını ilk kez oy kullandı.
Kadın erkek bütün yurttaşlar öğrenim görme hakkı ve hürriyeti elde etti. Çağdaşlığın gerektirdiği pek çok yenilikler içerisinde Türk milleti cumhuriyetle birlikte ülkenin yönetimine seçimler aracılığı ile katılmaya başladı. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi.

"Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz"
"Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak"
Mustafa Kemal Atatürk
 Gencecik yaşların da
çocukluğunu oyun vakitlerini unutup vatan dediği toprağını yaşanılır kılmak, korumak için feda etmiş bir neslin evlatlarıyız,unutulmaya....(alıntı)


28 Ekim 2013 Pazartesi

Mantıcı da Gün

Resim kursumuz başladı. Ressam olduklarını kabul etmeyen(daha olamadık 9 fırın ekmek yememiz lazım diyen) arkadaşlarla gün kurduk.
 Kardeşim Mantı da buluştuk. Teyze kızı Nerminim de gelmişti.
 Mantı yeyip kalkmak şartıyla günümüze geldi. Hem arkadaşlarımı hem de mantıcıyı çok sevdi ve
 Oturduk. Sohbet muhabbet ettik. Nermin mekanın resimlerini çekti.
 Eskinin eşyaları ile döşenmiş alt katın resimlerini tek tek çekti.
 Nostalji yaşattılar bize. Her bir eşyayı inceledik.(Çocukluğumda Bizim evde de böyle sedir vardı)
 Çocukluğumuzdaki eşyaları hatırladık.
 Eski ayaklı dikiş makinaları, nakışlar dekor olmuş.
 Eskinin büfe leri. Biz bunlara büfe derdik, şimdi ne diyorlar bilmem.
 Avizeler sepet örgü yapılmış. Bakır ibrik leğen duvara asılmış.



                                              Merdiven duvarlarına asılmış plaklar.
                                              Üst kat modern döşenmiş.





 Mantının üstüne çay içtik. Nermin kahve canavarı. Kahvesi yonca çiçekli geldi.


Çıkışa da oluklar yapmışlar Çok ilginçti. Testinin içinden su akıyor. Nerminin bir pozunu yakaladım böyle...

25 Ekim 2013 Cuma

Paris Sokakları

Bayramdan önce kızımın istediği tabloyu bitirdim. Bayramda geleceği için bir haftada yani üç oturum da bitirdim.60 x 80 tuval üzeri yağlı boya siyah beyaz ve kırmızı çalıştım. Yine siyahı az lacivert, çok kahverengi ve kırmızı renklerini karıştırarak elde ettim.
 Kızım evini siyah, beyaz ve kırmız renklerinde döşediği için bu tabloları istedi. Hocamız da sipariş sipariş diye diye yaptım tabloyu. Önce ki yaptığım aynı boyuttaki Eyfel kuleli tabloyla yan yana resmini çekmiş göndermiş canım benim.
Şimdi sırada 50x25 tuval üzeri yağlı boya 2 tablo siparişi var kızımın. Bakalım ne zamana çıkar. Herkeze iyi günler.

16 Ekim 2013 Çarşamba

6 Ekim 2013 Pazar

Zonguldak Gezisi

Bu hafta sonu Zonguldaka gittik. Zonguldak' hiç görmemiştim.
 Sisli, puslu, yağmurlu, soğuk bir hava da yolculuk yaptık.
 Hava kapalı olduğu için manzara tam görünmüyordu ama yinede güzeldi.

 Zonguldak'ın tepelerine çıktık şehre yukarıdan baktık.
 Arabadan resimler çektik. Zonguldak çok sulak bir şehir. Yolda giderken dağların çok ağaçlı ama heyelan tehlikesinin çok yüksek olduğunu gördük.Sular bir yerde toplanıp akmak yerine yüzeye yayılmış akıyor.

 Bu kuleler kömür yıkama kuleleriymiş. Madenden çıkar çıkmaz satılmazmış, işlemden geçiriliyormuş kömür.

 Yerin 10 metre altından kömür damarları başlıyormuş.Üstelik kalorisi ve kalitesi yüksek kömürmüş. Kozludan Kandilliye kadar çok geniş bir alanın altında kömür damarları varmış. Aslında Zonguldak şehrinin bulunduğu yere kurulmaması gerekiyormuş. Çünkü altındaki kömür çıkarılamıyormuş.Jeolojik yapı bozukmuş ve denizin içide dışı gibiyniş. Kömür damarları 60 derece açıyla denizin içinde ilerliyormuş.

 1840 lı yıllardan beri Zonguldak ta kömür işleniyormuş. Kömürü o zamanlar Fransızlar çıkarıyor işliyorlarmış. İkinci dünya savaşında ülkeleri geri çağırınca yarısı mal varlığını satmış, yarısı da bırakıp gitmiş.
  Eskide kömür daha çok buharlı gemilerde buhar elde etmek için kullanılırmış. Bahriyelilerin kullanımındaymış ve onlarda daha iyi randıman almak için Fransız ve İtalyanları çağırmışlar. Tek tek çalışmak yarine şirketleşmişler.
 Kozlu'ya giderken yolda kömür işleme kulelerine rastladık.

 Tepelere işçilerin ve yöneticilerin oturacakları evler yapılmış, Madene inecek işçilerin yediği, içtiği ve dinlenmesi kontrol altındaymış eskiden. Şimdi kontrol yokmuş.
Eskiden yapılan evler de Fransızların ve İtalyanların evleri var. Stilleri değişik.
Uzun Mehmet ocağını gezdik. Ama kuyulara inmedik.

 Kömür ocağına tırmanıştayız.



 Kömürlerin silo'ya taşındığı kabinler.
 Raylar, vagonlar. Madende üçyüz kişi çalışıyor ve tonlarca kömür çıkarıyorlar.
 İşçiler aşağıda 5 saat kalıyorlarmış. Daha fazla kalmıyorlarmış.
 Eskiden araziye göre yapılmış evler korunuyor ve kullanılıyor.
 Dönüş yolunda bir restorana uğradık. Kabak tatlısı ve çay aldık. Fotoğraf çekeceğim çok yeri vardı ama arkadaşları bekletmemek için sadece bu kareyi çekebildim. Kavanozlarda kabak tatlıları var.