Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Eylül 2013 Perşembe

Oğlum üniversiteyi kazanınca hazırlıklar yapıldı. Gideceği son güne kadar gitmeyecek de hep bizimle kalacakmış sandım. Gittiğimiz bir düğünde üşütünce grip oldum ve hep yattım. Oğlum hazırlıkları babası ile tamamladı. Tabi ki kirlileri ben yıkadım, ütüledim. Babasına "valiz yerleştirmede zorlanıyor" demem yetti. Gece saat bire kadar valiz yerleştirdiler, bilgisayarı söktüler, kutuladılar, ıvır zıvır bir şeyleri kapıya yığdılar. Erkek erkeğe hallettiler. Ben hastalıktan yattım.
   Sabah 4.30 da kalkalım dediler. Uykunun en tatlı zamanı, kazaların en çok olduğu saat. Hele bi yatalım da dedik. Ama uyuyamadık. Oğlum gezindi durdu eksiklerini tamamladı.
                                                   (Bu sonuca gelmek iki günümüzü aldı).
Sabah 5 de kalkıp arabaları yükledik. Ben "oğluşumun arabasıyla gidip kocişimin arabasıyla döneceğim" dedim. Amacım oğlumla biraz daha fazla zaman geçirmekti. Önce eşim önde  biz arkada gittik. Sonra oğlum önde eşim arkadan geldi. Hem oğluma da uzun yol tecrübesi oldu. Oğlum kızımın yanında kalacağı için onun evine gittik. . Kayıtların birinci günü çok kalabalık olur diye ikinci gün gelmiştik.Kızım "hiç yukarı çıkmadan doğru üniversiteye gidelim" dedi İyi ki demiş bir gittik ki her yer dolu. Park edecek yer yok. Sıra numarası aldık 506, o da yarın için dediler. Bu gün git yarın gel. Kayıtların ikinci günü bile çok kalabalıktı.
Gelmişken servis işini soralım dedik. Arabamı servismi ucuza gelecek hesap yapacağız. Baktım bir köşede çay meşrubat kuru pasta isteyen alıyor. para ödenecek bir yerde yok. Dönüş de eşimle birer çay içtik, kuru pasta yedik. Servis parası benzin parasıyla yakın geldi. Sanırım servis aracını kullanmaz. 
 Kızımın evine geldik. Oğlumun eşyalarını çıkardık. Onlar çalışırken ben de mutfağa girdim. Patlıcan kavurması yaptım. Kızım da güzeeel bir pirinç pilavı yaptı. Kızım diye demiyorum yemekleri güzel yapar. Bana değmeyen anane, teyze eli ona değmiş. Babanne eli de değmiş. Güzel yapıyor işte. Vakit geçirmek için kızımın kitaplarından seçtim. "Kendine bakma Kitabı- Cem Mumcu" yazmış. Kitaba bakıyorsun kendini görüyorsun. Kapağında ayna gibi bir şey var. Kitaba başladım sardı beni. aldım geldim tabi, devamı evde okunacak.
 Eşim akşam sizi balıkçıya götüreyim dedi. Gittik. Kılçıkları ayıklanmış palamut yedik. Kılçıktan en çok korkan benim,en çok kılçık benim balığım da  çıktı.Diğerlerin de çıkmadı. "yoksa yutuyormusunuz siz kılçıkları" dedim. Çok güzel bir akşamdı. Çekirdek ailemiz bir aradaydı. Yedik, içtik eve döndük.
   Ertesi gün sabah kızım işine gitti. Ben kalktım çayı koydum. Izgarayı gördüm. Ekmeği peyniri de gördüm.
Dolapta domates aradım bulamadım oturdum. Sonra tekrar baktım buldum. Hemen domatesli peynirli tost yaptım. Çayla yedik, çıktık. Eşim tirit tiril giyindi, kravatını da taktı. "nasıl olmuşum" diye oğluma sordu. Baktım çok şık olmuştu. Ama oğlum "kayıt için bu kadar şık olmaya gerek yok" dedi. Eşim de kravatı çıkardı. Kayıtların üçüncü gününde de çok kalabalıktı. 1 den 500 e kadar kapalı spor salonuna almışlar, diğerleri beklemede. bizim numara yakın ama dışarda bekliyoruz. sabah 9 da gittik 11 de içeri girdik. Eşim streslendi. Ben tok olduğum halde gittim açık büfeden kuru pasta, minik pizza çay aldım. Kuru ve taze meyveler de vardı ama hiç bakmadım onlara. Yani oğlanda heyecan yok bizde ise çoktu. Biz sanki hiç sıra gelmeyecekmiş gibi davranıyorduk. Oysa daha geleli ne kadar oldu ki diyordu.
  Sonunda ilk resimde ki an gerçekleşti. Kayıt yapılırken hatıra olsun diye resimlerini çektim.
Kayıttan sonra rahatlamış olarak eve döndük. Sitenin içindeki restoranda öğle yemeği yedik ve biraz dinlendikten sonra eşim gidelim dedi. Ben gitmeyeliiiiiim dedim. Oğlum eninde sonunda gideceksiniz dedi.
Oğlumu ablasına bıraktık ve çıktık. Daha sitenin önünden ayrılmadan ben ağlamaya başladım çünkü arabanın radyosunda çalan hafif müzikte "içimde kırık aynalar, içim kanıyor" gibi sözleri olan bir şarkı çalıyordu ve tam da şimdi çalıyordu. Normalde olsa böyle kanlı hüzünlü parçayı dinlemem ama şimdi benim nefesimi kesecek kadar ağlatan bir parça olmuştu. Yaşlar gözümden boynuma hücum ettiler. nefes almakta bile zorlandım. Bir yandan da eşimi etkilemek istemiyordum. O benden de duygusaldır ama erkekliğe bişey sürdürmez. Duygularını belli etmez. Şarkı bitinceye kadar sessiz sessiz ağladım. Şarkı bittikten sonra kendime hakim oldum. Kızımın yanında, iki çocuğum bir arada. Biri okuyor biri çalışıyor. Daha ne istiyorsun sakin ol dedim kendime. Bir yandan da iki çocuğumu da İstanbul'a kaptırdım dedim. Okumaya gitti gider dedim. Kaldık köroğlu eyvaz dedim. dedim de dedim.  O şarkıyı bir erkek söylüyordu. bir daha duysam kaydedeceğim.
 Yol boyunca yağmur yağıyordu ve önümüzde sürekli gök kuşağı vardı.
 Gök kuşağının altından geçilmezmiş. O kadar dikkat ettim, Biz yaklaştıkça gök kuşağı da geri gidiyordu. Aslında görüş açımız değiştiği için altından geçtiğimiz gök kuşağını göremiyorduk. ilerde kini görüyorduk.
 Yani gökkuşağı tünelinden geçtik. Sadece bize açısı doğru olanı görüyorduk.
 Eve geldik. Eşim bakkala uğradı. Ben oğluma telefon ettim geldik diye. Oğlum "ev hafiflemiş mi anne" dedi. Ben hafiflemiş sen yoksun dedim. Kapattım. Haydaaa bir daha ağlamak tuttu beni. Eşim geldi "Öldümü de ağlıyorsun seninle işimiz var" dedi. Masadaki sandalyesi boş. Salonda çıkardığı giysiler... her şey beni ağlatıyor.
İyi ki emekli olmadım. iki çocuğum da yanım da değil. evin için de kafayı yerdim. Annem de bizim arkamızdan çok ağlamış. Onu aradım konuştum. " sen giidince ben hala ağlıyorum" dedi.
 Sanırım çabuk toparlarım. Daha dün bir bu gün iki...


5 yorum:

  1. Yaaaa, onlar büyüdü, biz de büyüdük galiba:) Ben üniverstede aynı fakülteyi, akrabam olan bir arkadaşımla beraber kazandım. Ailelermiz bu habere pek memnun oldular. Kayıtlar beraber yaptırıldı, beraber gidildi falan. Ama ikimize devlet yurdu çıkmadı. Arkadaşım yarı özel, Kütahya Belediyesinin ilgilendiği bir yurda kayır oldu. Ben Kütahyalı değilim diye kayıt etmediler. Beni de adından başka hiç bir özel tarafı olmayan, pahalı ve düşük standartta, nemrut bir kadının yönetici olduğu bir yurda kaydettirdiler. Annem ve arkadaşımın annesi aynı gün biz okuldayken Kütahya yurdunun müdürüne gidip rica, minnet, ağlama, sızlama ile zorla beni de yazdırmışlar. 4 yılımız birlikte geçti. İşte o ilk gece annem, eğer ben gideyim desem, alıp Afyon'a geri dönecekmiş. Seni sokağa oturtmuş gibi oldum der. Ama benim de aklıma zerre kadar geri dönmek falan gelmedi ki, hatta derse geç kalmak bile endişe veriyordu, değil ki girmemek, geri dönmek:)

    YanıtlaSil
  2. (Yorum uzun olunca ikiye böldüm) Geçen sene de benim oğlum üniversteyi kazandı. Eşimle gittik, yurt baktık, oğlumun beğendiği bir yurda yerleştirdik. Benim zamanımdaki ne o ilk özel yurda, ne Kütahyalılar yurduna, ne de devlet yurduna benzeyen bir yurt. Ben hayalini bile kuramazdım böyle bir yurdun. O zamanlar öyleydi, şimdi böyle, sorun o değil. Sorun şu ki, yeri rahat da olsa, insan bırakıp dönerken bir tuhaf oluyor. İstanbul'u iyi-kötü bildiğim için, özellikle Ankara'yı tercih etmesini istedim, Ankara da oldu. Ama gel gör ki, dönüş yolunda 3 saat boyunca eşimle 3 cümle konuşmadık. Allah iyi haberlerini kesmesin. Herkesin evladı iyi günler görsün. Size ve evlatlarınıza da hayırlı uğurlu olsun diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nurten'cim bizde ablası İstanbulda diye orayı tercih ettik. Yurtlarda yapamaz dedik. Çünkü çok rahat yetişti. Özellikle babası bir dediğini iki etmedi. En ufak engelde her şeyi bırakır diye korktuk ama o bizden bile iyi durumda ve kendini idare edebilecek kapasitede. Biz boşuna telaşlanıyoruz aslında.Bizim zamanımız gibi değil her şey çok güzel. Ama yine de hayatımdan uzaklaştığı için üzüldüm. Artık kendi yolunda ilerleyecek buna seviniyorum. Yol boyunca oluşan gök kuşakları sayesinde konuşabildik bizde eşimle. İkimiz de dolu doluyduk. İyi dileklerin için teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil
  3. Annem benim üzülme sen, oğluşun bana emanet :)Dün akşam gezmelere götürdüm onu, arkadaşlarımla tanıştırdım. Ben işteyken gündüz ev işlerini yapıyor, çamaşır-bulaşık yıkıyor, yardım ediyor bana :) Kendi başına kalsa bile idare eder merak etme sen.. Hem biz senin hayatından çıkmadık ki, sadece azıcık uzaktayız o kadar, istediğin zaman atlayıp gelirsin:) çok seviyoruz seni

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canlarım benim azıcık üzüldüm olur o kadar. Siz birbirinizi idare edin. Bir arada olmanıza seviniyorum. Sizleri çoooook seviyorum.

      Sil