16-17 Mayıs gecesi yola çıktık. Sabah 5.30 gibi İstanbuldaydık. Eyyüp Sultan camiine gittik. Daha otobüsteyken ilk dikkatimi çeken kuşların minarelerin üzerinde daireler çizerek uçmaları oldu. Şaşkınlıkla etrafıma baktım herkesde şaşırmıştı. Hava karanlık ve caminin ışıklarının içinde uçuyorlardı. Sabah güneş doğarken ve akşam güneş batarken gurup halinde uçtuklarını görmüştüm ama karanlıkta yapay ışıkta uçtuklarına yeni görüyordum. Fotoğraf makinasınıda otobüste valizde unuttuk ve bu görüntüyü çekemedik. Eyüp Sultan küçük bir camiydi ve ziyaretçisi çoktu. Abdes alıp sabah namazını kıldık. Gün ışıdı ve caminin karşısındaki Sultan Sofrasında kahvaltı ettik. Kahvaltı mükemmeldi.
EDİRNE
Sonra Edirneye doğru yola çıktık. Fotoğraf makinasını yanımıza aldık.
Büyük Çekmece gölünün yanından geçtik. Trakya hep düzlük ve yeşillikti. manzara güzeldi. Yolda bize yağmur eşlik etti.
Edirne sultanlar şehri, her mahallesindetarihi bir küçük cami var. Her kavşakta güzel heykelleri var.
Yeşilliklerin ortasında bir nehir geçiyor ve sınır kabul ediliyor.
Bayrağın arkası Yunanistan.
Sınır şehrimiz Edirne. Yunanlılar Türkiyeye rahatlıkla girip alışveriş edip gidiyorlar. Türkler bu rahatlıkla gidip gelemiyorlarmış. Pasaport isteniyormuş ve gidip gelmezse diye sıkı tutuluyormuş.
Edirnenin en yüksek tepesi 104 metre imiş. Rehberimiz Yener bey bizi bir tepeye çıkardı. Bu tepede şehrin savunmasında kullanılan Tabya'lar var. Tabya yerin altına yapılmış tüneller ve odalardan oluşan bir yapı. Çatılar toprak ve çimenlerle kamufle edilmiş.
Şükrü Paşanın vasiyeti
....
Tabyaların içi. Askerlerin plan yaptıkları çalıştıkları yerler.
yemek listesi
tüfekler, kaplar
lambalar
Yaralı askerleri temsil eden mankenler
Edirne kuşatmasında Şükrü paşanın duyguları
Tabyalar arasındada heykellerle savaş hali anlatılmaya çalışılmış.
Savaş araçları sergileniyor
Dolap, masa, sandalye
Tabyanın tavanı
Şükrü Paşanın vasiyetini içeriyede koymuşlar
tüneller
Kuşatmada buğday bitince buğdaya benzeyen kumla ekmek yapmışlar.
Tabyanın girişi
Tabyaların üstü toprak ve çimenle kamufle edilmiş.
Daha sonrs Sağlık Müzesini gezdik.
Şimdinin tıp fakültesi gibi, hem hasta bakılıyor, hem öğrenci yetiştiriliyor.
...
Öğrenci odası
Hastaların kaldığı odalar
Beli çekilen bir hasta
daha çok resim var yüklenecek yarına devam ederim.
...
...
....
Tıp Medresesi
Delilerin içine şeytan kaçmıştır diye hastaların yakıldığı bir devirde osmanlı onları su sesi, müzik ve elsanatları ile tedavi ediyormuş.
Hastalar el işleri ile iyileştiriliyor
Girişte bekleyen bir hasta
Tedavide kullanılan müzik aletleri
Süper ya... Fotoğraflar o kadar canlı ki kendimi oralarda hissettim ama fena halde orada olmayı istedim. Tatlım, blogumda ödülün var. Bir uğrarsan sevinirim.
YanıtlaSilhttp://hertelden-everything.blogspot.com/2012/05/alanaydan-gelen-versatile-blogger-odulu.html
Hiçbir Turk evladi Çanakkale sehitligimizi gormeden olmemeli bence. Çok guzel kareler, bizde gitmis kadar olduk sayenizde. Ellerinize saglik, sevgiler.
YanıtlaSilSevgili Gülsüm hanım, oralar resimlerden daha güzel yerler, Kolaylıkla bir tura katılıp gidebilirsiniz. Ödül için ayrıca teşekkür ederim. Sevgiler.
YanıtlaSilSevgili Güngörcüm gerçekten her Türk evladı Çanakkaleyi gezmeli. Edirnedede Çanakkaledeki şehitliklere benzer şehitlikler var. Sınır şehri olduğu için çok kuşatmalara uğramış ve kendini savunmuş. Türkiyeye tatile geldiğinizde buraları gezmenizi tavsiye ederim. Sevgiyle öpüyorum canım.